İcra Takibinde Borçlunun Üzerinde Mal Yoksa Alternatif Yollara Başvurulabilir. Örneğin tasarrufun iptali davası açılarak borçlunun mal kaçırması önlenebilir, ya da borçlu ile iletişime geçip ödeme planı teklif edilebilir.
Ticari hayatta veya bireysel ilişkilerde, alacakların zamanında ve eksiksiz tahsil edilmesi güvenin temelini oluşturur. Ancak her zaman işler planlandığı gibi gitmez. Alacağını tahsil etmek isteyen kişiler için en büyük engellerden biri, borçlunun mal kaçırmasıdır. Özellikle icra takibinde borçlunun malı yok gibi görünen durumlar, çoğu zaman gerçeği yansıtmaz. Borçlular, alacaklıların haklarını etkisiz hale getirmek için taşınır ya da taşınmaz mallarını üçüncü kişilere devrederek veya göstermelik işlemlerle üzerlerinden çıkartarak malvarlıklarını gizleyebilirler.
Bu noktada devreye, tasarrufun iptali davası girer. Alacaklılar için kritik öneme sahip olan bu dava türü, borçlunun mal kaçırması halinde açılabilecek en etkili hukuki yollardan biridir. Ancak pek çok kişi, tasarrufun iptali davası şartları ve bu davanın nasıl işlediği konusunda yeterince bilgi sahibi değildir. Üstelik 2025 yılı itibarıyla değişen uygulama eğilimleri, bu alanda profesyonel destek almanın önemini daha da artırmaktadır.
Peki, borçlu mal kaçırıyorsa ne yapılır? İcra takibi başlatılmış ve icra takibinde borçlunun malı yok gibi görünüyorsa, bu gerçekten borçlunun malvarlığının bulunmadığı anlamına mı gelir? Çoğu zaman hayır. Alacaklılar, dikkatli bir inceleme ve zamanında yapılacak bir tasarrufun iptali davası ile bu görünümün arkasındaki gerçek durumu ortaya çıkarabilirler.
Bu makalede, tasarrufun iptali davası açma süresi, dava şartları ve dikkat edilmesi gereken hukuki stratejiler hakkında detaylı bilgiler sunacağız. Amacımız, alacağını tahsil etmek isteyen alacaklılara bu karmaşık süreçte yol göstermek ve borçlunun mal kaçırması karşısında hukuki haklarını etkin şekilde nasıl kullanabileceklerini anlatmaktır.
İçindekiler
1. BORÇLUNUN MAL KAÇIRMASI NEDİR? HUKUKİ TANIM VE YAYGIN GÖRÜLME BİÇİMLERİ
Alacağını tahsil edemeyen alacaklılar için en sık karşılaşılan problemlerden biri, borçlunun mallarını gizlemesi ya da üçüncü kişilere devretmesi yoluyla mal kaçırmasıdır. Bu davranış ciddi bir hukuki ihlaldir ve Türk hukukunda çeşitli yaptırımlara tabidir. Borçlunun mal kaçırması, alacaklının tahsil kabiliyetini doğrudan etkilediğinden, bu konuda bilinçli hareket etmek ve uygun hukuki yollara başvurmak hayati önem taşır.
1.1. Mal Kaçırma Davranışının Hukuki Tanımı
Borçlunun mal kaçırması, borçlunun borcunu ödememek amacıyla malvarlığını elden çıkarma, gizleme veya göstermelik işlemlerle başkasına devretme eylemleri olarak tanımlanabilir. Bu davranış, çoğu zaman icra takibi başlamadan hemen önce veya icra takibi sırasında gerçekleşir. Alacaklının elindeki en güçlü hukuki araçlardan biri olan tasarrufun iptali davası, tam da bu tür kötü niyetli işlemleri geçersiz kılmak için düzenlenmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 277. maddesi ve devamında düzenlenen tasarrufun iptali davası şartları, borçlunun kötü niyetle yaptığı tasarrufların iptal edilmesine olanak tanır. Ancak bu dava hakkı süreye tabidir. Tasarrufun iptali davası açma süresi, alacaklının işlem tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde dava açmasını gerektirir. Aksi takdirde hak kaybı yaşanabilir.
1.2. Uygulamada Görülen Mal Kaçırma Yöntemleri
Uygulamada borçlunun mal kaçırması pek çok farklı yöntemle karşımıza çıkar. En sık rastlanan yöntemlerden bazıları şunlardır:
- Yakın akrabaya veya güvendiği üçüncü kişilere taşınmaz devri: Bu devrin genellikle bedelsiz veya piyasa değerinin çok altında yapılması, alacaklıya zarar verme kastını ortaya koyar. Bu tür işlemler, tasarrufun iptali davası ile iptal ettirilebilir.
- Sahte borç senetleri düzenleme: Borçlu, aslında var olmayan borçlar için senet düzenleyerek mal varlığını “borç ödemesi” kisvesiyle elden çıkarabilir. Bu, kötü niyetli bir mal kaçırma örneğidir.
- Malvarlığını başkasının üzerine yapma veya gizleme: Özellikle şirket sahipleri, kişisel varlıklarını şirket hesapları üzerinden göstererek takipten kaçmaya çalışabilirler. Bu durumda, icra takibinde borçlunun malı yokmuş gibi görünür; oysa mallar el altından kullanılmaya devam edilir.
Peki, borçlu mal kaçırıyorsa ne yapılır? Bu noktada, alacaklıların gecikmeden bir icra avukatına başvurarak tasarrufun iptali davası açmaları gerekir. Dava sürecinde, borçlunun mal kaçırma kastı ve işlemlerin görünürdeki geçerliliği detaylıca incelenir.
Sonuç olarak, borçlunun mal kaçırması, sadece bireysel alacaklar için değil, ticari hayatın güvenliği açısından da büyük bir tehdittir. Bu tehdide karşı etkili bir şekilde mücadele edebilmek için, hem mevzuata hem de uygulamadaki yöntemlere hâkim olmak gerekir.
2. İCRA TAKİBİNDE BORÇLUNUN MALI YOKSA NE YAPILABİLİR?
Eğer borçlunun üzerinde taşınır veya taşınmaz mal varsa haciz uygulanabilir; ancak “mal yok” görünüyorsa, en etkili yasal yol tasarrufun iptali davası açmaktır. Alternatif olarak, alacaklı borçluyla görüşerek ödeme planı teklif etme ya da yapılandırma önermek gibi yolları düşünebilir.
Borçlu üzerinde hiçbir menkul ya da gayrimenkul görünmüyor. Bu durumda çoğu alacaklı çaresiz hissedebilir. Oysa bu senaryo, hukuk sistemimizin cevapsız bıraktığı bir alan değildir. Borçlunun mal kaçırması gibi durumlarda, alacaklıların başvurabileceği etkili ve stratejik adımlar vardır. Bu adımlar yalnızca süreci yeniden başlatmakla kalmaz, aynı zamanda alacağın tahsil edilebilirliğini de artırır.
2.1. Alacaklının Yasal Hakları ve Seçenekleri
İcra takibinde borçlunun malı yoksa, bu durumun nedeni iki şekilde ortaya çıkabilir: ya borçlunun gerçekten hiçbir malvarlığı yoktur ya da mevcut mallar borçlunun mal kaçırması sonucu gizlenmiştir. İkinci senaryo, maalesef ülkemizde sıkça rastlanan kötü niyetli bir davranıştır ve hukuki karşılığı oldukça nettir.
Bu noktada alacaklının en güçlü hukuki aracı, tasarrufun iptali davasıdır. Bu dava ile borçlunun üçüncü kişilere devrettiği ya da muvazaalı şekilde elden çıkardığı malların geri alınması ve haczedilebilir hale getirilmesi mümkündür. Tasarrufun iptali davası şartları, borcun doğduğu tarihten sonraki belirli işlemlerle sınırlı olmakla birlikte, özellikle “borçlu mal kaçırıyorsa ne yapılır?” sorusunun doğrudan yanıtıdır.
Tasarrufun iptali davası, borçlunun üçüncü kişilere devrettiği veya göstermelik işlemlerle gizlenen malvarlığını geri getirmek için en etkili yöntemdir.
Alternatif yöntemler:
- Borçluya ödeme planı sunmak
- Borç yapılandırması teklif etmek
2.2. Araştırma ve Delil Toplama Süreci
Borçlunun mal kaçırması şüphesi varsa, alacaklının yapması gereken ilk iş, delil toplamaktır. Uygulamada en az konuşulan ama en kritik aşamalardan biri budur. Çünkü tasarrufun iptali davası açabilmek için, borçlunun malı hangi tarihte, kime ve hangi koşullarda devrettiği gibi somut bilgilere ihtiyaç vardır.
Bu kapsamda alacaklının yapabileceği başlıca araştırma ve delil toplama yöntemleri şunlardır:
- Tapu ve araç sicil kayıtlarının incelenmesi: Borçlunun daha önce sahip olduğu taşınmaz veya taşıtların kimlere devredildiği tespit edilmelidir.
- Şirket ortaklık ve yönetim kayıtlarının kontrolü: Borçlu, malvarlığını şirket üzerine geçirerek kaçırma eğilimindeyse, ticaret sicil kayıtları kritik önemdedir.
- Bankacılık işlemleri ve gelir tespiti: Borçlunun malı görünmüyorsa ancak düzenli gelir elde ettiği biliniyorsa, bu durum haciz talebine dayanak olabilir.
Elbette, tasarrufun iptali davası açma süresi açısından hızlı hareket etmek önemlidir. 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava hakkı sona erer ve borçlunun kötü niyetli işlemleri kalıcı hale gelir.
Unutulmamalıdır ki, icra takibinde borçlunun malı yok gibi görünse de bu her zaman gerçeği yansıtmaz. Bu görünümün arkasında borçlunun mal kaçırması yatıyorsa, hukuk sistemimiz bu tür eylemleri cezalandırma ve alacaklının hakkını koruma konusunda güçlü araçlara sahiptir.

3. TASARRUFUN İPTALİ DAVASI NEDİR VE NASIL İLERLER?
Borçlunun mal kaçırması, alacaklıyı etkisiz hale getiren, kötü niyetli ama maalesef yaygın bir taktiktir. Bu tür durumlarda, alacaklının başvurabileceği en etkili yasal mekanizma, tasarrufun iptali davasıdır. Bu dava, borçlunun malvarlığını muvazaalı işlemlerle üçüncü kişilere devretmesi sonucu zarara uğrayan alacaklının, bu devir işlemlerinin hükümsüz sayılmasını ve borçlunun malvarlığına ulaşabilmesini sağlar. Ancak bu dava, yalnızca “borçlu mal kaçırıyorsa ne yapılır?” sorusuna cevap vermekle kalmaz; aynı zamanda birçok alacaklı için son umut ışığıdır.
3.1. Tasarrufun İptali Davası Şartları
Tasarrufun iptali davası şartları, İcra ve İflas Kanunu’nun 277-284. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Şu nedenlerle tasarrufun iptali istenebilir:
- İvazsız tasarruflar
- Borca batık durumunda yapılan tasarruflar
- Zarar verme kastı ile yapılmış tasarruflar
İvazsız Tasarruflar
Elinde aciz vesikası bulunan alacaklı, acizden veya hacizden 2 yıl geriye doğru borçlunun yaptığı, mütat hediyeler hariç olmak üzere, ivazsız (karşılıksız) tasarruflar iptale tabidir. Her halükarda tasarruf borcun doğumundan sonra yapılmış olmalıdır.
Kanun bazı durumlarda ise gerçekte ivazlı (karşılıklı) olsa da ivazsız saydığı tasarruflar bulunmaktadır. Bu işlemler de iptale tabidir. Bu tasarruflar:
- Çocuklar, torunlar ve evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,
- Sözleşmenin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği sözleşmeler,
- Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği sözleşmeler ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleridir.
Borca Batık Durumunda Yapılan Tasarruflar
Elinde aciz vesikası bulunan alacaklı, acizden veya hacizden 1 yıl geriye doğru borca batık olan borçlunun yaptığı aşağıdaki tasarruflar iptale tabidir.
- Borçlunun teminat göstermeği önceden taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler,
- Para veya alışılmış ödeme vasıtalarından farklı bir suretle yapılan ödemeler,
- Vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler,
- Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler.
Bu durumda işlemin karşı tarafının da borçlunun borca batık durumda olduğunu biliyor olması gerekmektedir.
Zarar Verme Kastı ile Yapılmış Tasarruflar
Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebilir.
Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, ana babası veya çocukları ve torunları ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve kayın hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, biliyor varsayılır.
Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını zarar verme kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde zarar verme kasdıyla hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.
3.2. Davanın Açılma Süreci ve Süresi
Tasarrufun iptali davası açma süresi, dava hakkının kullanılabilmesi açısından büyük önem taşır. Bu tür davalar, tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde açılmalıdır. Bu süre zamanaşımı süresidir ve mahkeme tarafından resen dikkate alınır.
Dava açma süreci ise şu adımları içerir:
- İcra takibinin kesinleşmesi: Borçluya gönderilen ödeme emri sonuçsuz kalmış ve takip kesinleşmiş olmalı, haciz sonrası aciz vesikası alınmalı.
- Borçlunun yaptığı işlem tespit edilir: Tapu kayıtları, araç sicilleri, ticaret sicil belgeleri incelenir.
- İptal davası, borçluya ve borçlunun mal devrettiği üçüncü kişiye karşı açılır: Bu kişiler “davaya konu edilen tasarrufun muhatabı” konumundadır.
- Deliller toplanır: Yazılı belgeler, tanıklar ve işlem koşulları analiz edilir.
- Dava, asliye hukuk mahkemesinde açılır ve çekişmeli yargı usulüne göre yürütülür.
Bu süreçte hukuki temsil önemlidir. Çünkü delil yetersizliği ya da dava şartlarının ispat edilememesi, alacaklının hak kaybına uğramasına neden olabilir.
3.3. Davanın Seyri ve Mahkeme Kararlarının Etkisi
Dava açıldıktan sonra mahkeme, tasarrufun iptali şartlarının oluşup oluşmadığını inceler. Eğer mahkeme, tasarrufun iptali şartlarının oluştuğuna kanaat getirirse, söz konusu tasarrufu iptal ederek alacaklıya söz konusu mal üzerinde haciz ve satış talep etme hakkını verir.
Bu ne anlama gelir?
- Alacaklı, borçlunun devrettiği malı haczettirebilir. Artık o mal, borçlunun malvarlığına dâhilmiş gibi işlem görür.
- Alacaklı için yeniden tahsil umudu doğar, çünkü mallar tekrar haczedilebilir hale gelir.
Bu kapsamda tasarrufun iptali davası, sadece borcun tahsilini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik güvenliği ve ticari dürüstlüğü koruyan stratejik bir hukuk aracıdır. Eğer icra takibinde borçlunun malı yok görünüyorsa ya da borçlu mal kaçırıyorsa ne yapılır diye düşünüyorsanız, bu davayı gündeminize almakta fayda vardır.

4. DEVREDİLEN MALLARIN GERİ ALINMASI MÜMKÜN MÜDÜR?
Borçlunun mal kaçırması, sadece icra sürecini tıkayan bir davranış değil, aynı zamanda alacaklının ekonomik varlığını tehdit eden ciddi bir problemdir. Bu nedenle alacaklının başvurduğu en güçlü hukuki yollardan biri olan tasarrufun iptali davası, sadece borçlunun değil, üçüncü kişilerin de haklarını etkileyebilecek sonuçlar doğurur. Peki, iptal edilen tasarruflarla devredilen mallar geri alınabilir mi? Bu sorunun yanıtı, hem alacaklı hem de işlemi gerçekleştiren üçüncü kişi açısından büyük önem taşır.
4.1. İptal Kararının İcra Takibine Etkisi
Bir tasarrufun iptali davası sonucunda mahkeme, borçlunun yaptığı işlemi iptal ettiğinde, bu kararın icra takibine doğrudan etkisi olur. Özellikle “icra takibinde borçlunun malı yok” diyen alacaklılar için bu karar, yeni bir kapı aralar. Zira iptal kararı sayesinde borçlunun elinden çıkmış olan mallar, borçlunun malvarlığına dahilmiş gibi işlem görür.
Bu şu anlama gelir:
- Alacaklı, borçlunun devrettiği mal üzerinde haciz işlemi yapabilir.
- Bu mal, borçlunun malıymış gibi satışa çıkarılabilir.
- Mahkeme kararı, doğrudan icra müdürlüğüne sunularak icra işlemleri başlatılabilir.
4.2. Üçüncü Kişiler Açısından
Borçlu, mal kaçırmak amacıyla mallarını bir üçüncü kişiye devrettiyse ve bu devir tasarrufun iptali yoluyla geçersiz sayıldıysa, alacaklı artık bu üçüncü kişi üzerindeki mal için haciz ve satış talep etme hakkına sahiptir. Ancak bu süreçte bazı özgün stratejik ayrıntılar vardır:
- İcra takibi doğrudan borçluya karşı yürür, ancak iptal kararıyla birlikte borçlunun yaptığı tasarruf hükümsüz sayıldığından, üçüncü kişinin elindeki mal “takipte haczedilebilir” hale gelir.
- Üçüncü kişi bu kişi malı elinden çıkarmışsa, yeni malikin iyi niyetli olup olmadığı önem kazanır. İyi niyetli ise mal geri alınamayabilir; kötü niyetli ya da muvazaa içinde ise haciz devam eder.
Bu noktada sıklıkla gözden kaçan bir detay, tasarrufun iptali davası açma süresi dolmuşsa alacaklının bu imkânı kaybedeceğidir. Bu nedenle iptale konu işlemin öğrenildiği andan itibaren vakit kaybetmeden harekete geçmek hayati öneme sahiptir.
“Borçlu mal kaçırıyorsa ne yapılır?” sorusunun sadece kısa vadeli değil, uzun vadeli etkilerini de gözetmek gerekir. Çünkü borçlunun mal kaçırması, genellikle zincirleme işlemlerle yapılan, iz bırakmayan değil, iz gizlemeye çalışan bir eylemdir. Alacaklının kararlılıkla ve uzman hukuk desteğiyle bu süreci yürütmesi gerekir.
Bu bağlamda:
- Tasarrufun iptali davası şartları titizlikle incelenmeli,
- Gecikmeden hareket edilerek tasarrufun iptali davası açma süresi kaçırılmamalı,
- İptal edilen malların üçüncü kişilerdeki durumu dikkatle analiz edilmelidir.
Tüm bu süreçler, borçlunun mal kaçırması karşısında alacaklının güçlü pozisyon almasını sağlar. Yalnızca teknik bilgi değil, stratejik öngörü gerektiren bu alanda, doğru adımlar atmak geri dönüşü olmayan zararları engeller.
Eğer siz de benzer bir durumla karşı karşıyaysanız, uzman desteğiyle hızlıca harekete geçmeniz hem alacağınızı hem zamanınızı koruyacaktır.

ALACAĞINIZDAN VAZGEÇMEYİN – MAL KAÇIRMA DURUMUNDA HUKUK SİZİN YANINIZDA
Alacaklı olmak, özellikle de alacağın tahsili için hukuki yollara başvurmak zorunda kalındığında, çoğu zaman sabır ve strateji gerektirir. Ancak en zorlu durum, borçlunun mal kaçırması gibi kötü niyetli eylemlerle karşılaşıldığında ortaya çıkar. Çünkü borçlunun malvarlığını görünürde yok etmesi, birçok alacaklıyı “artık yapılacak bir şey kalmadı” düşüncesine sürükleyebilir. Oysa bu durum hukuken çaresiz bir hal değildir – aksine, tasarrufun iptali davası gibi güçlü araçlar sayesinde, borçlunun gizlemeye çalıştığı mallar dahi takibe konu edilebilir.
Bu noktada sıkça karşımıza çıkan bir ifade şudur: “İcra takibinde borçlunun malı yok, ne yapabilirim?” Cevap çok açık: Borçlunun malı görünürde yok olabilir, ancak mal kaçırma fiili varsa, siz bu malları mahkeme kararıyla geri alabilir, hatta bu mallar üçüncü kişilerde olsa bile alacağınıza kavuşabilirsiniz.
Özetle: “İcra takibinde borçlunun malı yoksa ne yapılabilir?” sorusuna en net cevap:
- Tasarrufun iptali davası açarak gizlenen malların geri getirilmesi
- Borçlu ile iletişime geçerek ödeme planı kurulması veya yapılandırma teklif edilmesi
Borçlunun Mal Kaçırması: Umutsuzluk Değil, Aksiyon Sebebidir
Unutmayın, borçlu mal kaçırıyorsa ne yapılır sorusunun cevabı, “bir şey yapılamaz” değildir. Aksine, bu durum, sizin tasarrufun iptali davası açma süresi içinde harekete geçmenizi zorunlu kılar. İşlemin öğrenildiği tarihten itibaren 5 yıl içinde bu dava açılabilir ve şartları sağladığınızda mahkeme, borçlunun yaptığı mal kaçırma işlemlerini iptal ederek sizi hak sahibi konumuna getirir.
Bu süreçte dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri, tasarrufun iptali davası şartlarının doğru analiz edilmesidir. Sadece borçlunun mal kaçırması yeterli değildir; işlem tarihleri, üçüncü kişilerin durumu ve alacaklının hukuki belgeleri, sürecin kaderini belirler. Bu nedenle icra avukatı ile uzman desteğiyle hareket etmek, hem zaman hem de hak kaybını önler.
Alacağınızdan Vazgeçmeyin – Hukuk Sizin Yanınızda
Şunu net bir şekilde belirtmek gerekir: Türkiye’de hukuk sistemi, alacaklıyı koruyacak birçok düzenlemeye sahiptir. Özellikle Borçlunun Mal Kaçırması gibi kötü niyetli davranışlar karşısında, yasalar ve mahkemeler, alacaklının haklarını geri kazanmasını sağlamak amacıyla detaylı ve etkili çözümler sunar.
Siz yeter ki hakkınızı aramaktan vazgeçmeyin. Unutmayın, hak aranmadıkça zayıflar; ancak doğru strateji ve etkili hukuki destekle savunulduğunda, en karmaşık durumlar bile çözüme kavuşur.
Borçlunun Mal Kaçırması sizi yıldırmasın. Şimdi ücretsiz danışmanlık alarak ilk adımı atın!
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
İcra takibinde borçlunun malı yoksa ne yapılabilir?
Borçlunun üzerinde görünürde mal yoksa, alacaklı öncelikle tasarrufun iptali davası açabilir. Ayrıca “borç tahsilatı yolları” kapsamında borçlu ile iletişime geçip ödeme planı veya yapılandırma teklif edilebilir.
Tasarrufun iptali davası nedir?
Borçlunun mal kaçırmak amacıyla yaptığı işlemlerin (örneğin bir taşınmazın yakınına devri gibi) iptal edilmesini ve bu malların yeniden haczedilebilir hale gelmesini sağlamak için açılan özel bir hukuk davasıdır. Bu dava ile mal hakkında alacaklıya haciz ve satış talep etme hakkı verilir.
Borçlu mal kaçırıyorsa ne yapılır?
Bu durumda yapılması gereken ilk şey, borçlunun yaptığı işlemleri delilleriyle birlikte tespit etmek ve ardından bir avukat aracılığıyla dava açmaktır. Ayrıca, icra dosyasına yönelik diğer hukuki tedbirler de eş zamanlı olarak planlanmalıdır.
Dava açma süresi nedir?
Borçlunun yaptığı işlemin, işlem tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde dava açılmalıdır. Aksi halde dava hakkı zamanaşımına uğrayabilir.
İptal kararı sonrası malları nasıl tahsil ederim?
Mahkeme iptal kararı verdikten sonra, mal sanki borçlunun elindeymiş gibi haczedilebilir hale gelir. Bu sayede alacaklı, üçüncü kişide bulunan malvarlığı üzerinden alacağını tahsil edebilir.